Genç cumhuriyet ve psikiyatri
- Doç. Dr. Alparslan Cansız
- 29 Eki 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 Eki 2023
Nefes aldığımız hava bizi kuşattığından olsa gerek oksijenin bizim için ne kadar önemli olduğunu gündelik yaşam içinde hatırlamıyoruz. İçine doğduğumuz cumhuriyetin de yaşadığımız coğrafyada bize nefes aldıran yegâne zaruret olduğunu çoğu zaman göz ardı ediyoruz. Cumhuriyet, kırsalından kentine ülkemizin toprağına, tüm bireylerine ve kılcallarına sanki bir ışık huzmesi gibi nüfuz etmiş. Hava gibi varlığını ancak fırtınalarda hissettiğimiz cumhuriyetin değeri paha biçilemezdir.
Ama ben bu yazıda cumhuriyetin faziletlerini sıralamak istemiyorum. Öyle ki, herkes kendi bakış açısından bir yönünü ele aldı, alıyor. Bir psikiyatri uzmanı olarak genç cumhuriyetin psikiyatrideki iradesini ve atılımını ele almak istiyorum. Genç cumhuriyet ve psikiyatri ilişkisi yolu Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden geçenler için çok daha özeldir.
Osmanlı’da psikiyatrinin serüveni aslında diğer ülkelerdekine benzer olarak inişli çıkışlı ve daha çok ekonomi ile paralel bir rotada seyretmiştir. Hep anlatılagelen Osmanlı’da akıl hastalarına olan hoşgörü ve nitelikli bakım hizmetleri aslında sosyal refah ve kalkınmanın yüksek olduğu dönemlere denk gelmektedir. Sonrasını tarih kitaplarından iyi bildiğimiz siyasal gerileme ve ekonomideki bozulmanın en erken etkilediği grupların başında her zaman olduğu gibi akıl hastaları gelmiştir. Toplumun dezavantajlı üyeleri olmaları ve üretime sınırlı katılımları ekonomik dönüşümün hep ilk kurbanlarından biri yapmıştır onları. Osmanlı’da hastalar Süleymaniye ve Toptaşı’ndaki bimarhanelerde çoğu zaman kalabalık, sağlıksız ve mazisine rahmet okutan bakım koşullarında tedavi (!) ola gelmişlerdi. Bu duruma duyarsız kalmak istemeyen son dönem idarecileri bimarhaneyi taşımayı düşünse de bu proje hep rafa kalkmıştır.
Genç cumhuriyet, henüz ilk senesini doldurmamışken ve uzun süren savaşlar nedeniyle ekonomik olarak bitik bir tabloda; yatırım yapılmasının beklenmediği, aksine hiç akla gelmeyebilecek bir gruba yani akıl hastalarına yeni bir hastane tahsis etmeyi seçmişti. O zamanlar adı Makriköy olan Bakırköy’de 1914’de Sultan Reşad’ın süvari okulu olarak inşa ettirdiği, işgal yıllarında bir dönem yabancı askerlerin kullandığı ve sonrasında terk edilen geniş kışla emraz-ı akliye hastanesi olarak dönüştürüldü. Türkiye Reis-i Cumhur’u sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün onayı ve Mazhar Osman (Usman) ve Refik (Saydam) ‘ın büyük emekleri ile günümüzün Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin temelleri 15 Ekim 1924’de atılmış oldu.

Zorlu koşullarda ilk vazgeçilen, unutulan hastalarımıza genç cumhuriyet beklenenin aksine kol kanat germiş ve o dönemin zorlu koşullarında onlara yeni bir hastane, modern bir tedavi merkezi armağan etmiştir. Yüzüncü yılını kutladığımız cumhuriyetimizin toplumumuzun tüm tabakalarına çok büyük katkılar yaptığı aşikar iken ben de sesi az duyulan hastalarımızın adına bir şükran yazısı olarak bu metni kaleme aldım.
Nice 100 yıllara, sağlıkla ve gururla!
Comments